EŞSİZ GÜZELLİKTE YERLERE, MEKANLARA VE TATLARA HOŞGELDİNİZ...

Eşsiz güzellikteki doğa harikası yerleri, hoş ambianslı mekanları ve leziz tatları birlikte keşfetmeye hoşgeldiniz...

Welcome to the discovery of nature beauties, cute ambienced places and delicious tastes together...

Willkommen sie die landschafiliche Schönheit, die Platze mit dem niedlichen Ambiente und lecker Essen zusammen zu entdecken...

18 Şubat 2017 Cumartesi

ESKİ İZMİR'İN YALILARI : BAYRAMYERİ'NDEN GÜZELYALI'YA...22.01.2017

19. yüzyıl ilk yarısına kadar İzmir şehrinin kapladığı alan 250 hektar civarındaydı. Antik kentin surları içindeki çekirdek şehir güneybatıda Kadifekale-Bayramyeri-Arkeoloji Müzesi hattı, kuzeydoğuda Kadifekale-Basmane-Gazi Bulvarı hattı arasındaydı. Buraya 17-19.yüzyıllar arasında sadece Kahramanlar-Alsancak civarıdnaki Frenk, Rum ve kısmen Ermeni mahallelerini içeren alan eklenmişti. Ancak 19.yy ikinci yarısı ve 20.yy başları Anadolu'nun yakın coğrafyalarında bir dizi yıkımın yaşanmasına yol açtı. Polonya-Ukrayna ve sonrasında Romanya Yahudileri, Kırım Tatarları ve Kafkasya'nın Çerkez halkları Rus baskısından, Bosna- Makedonya-Kosova Müslümanları yerel bağımsızlık hareketlerinden, Girit ve Mora Türkleri Yunan bağımsız devletinin oluşmasından kaçmaya başladılar ve tek sığınabilecekleri yer Anadolu oldu. Osmanlı devleti göçmenlerin başkent İstanbul'a yerleşmesine sıcak bakmadığı için, bilhassa deniz yoluyla ulaşılabilen İzmir gibi liman kentlerinde çok ani bir nüfus artışı yaşanmıştır. Bunun İzmir' yansıması şehrin yerleşim alanının 50-60 yıl gibi bir sürede 3 katına çıkmasıydı. Özellikle İzmir valisi Mithat Paşa'nın sahil boyunca açtığı yol ve tramvay hattı, daha önce karadan ulaşılması çok sorunlu olan şeridin cazibesini arttırdı. 

Tüm bu gelişmeler ışığında, Bayramyeri, Değirmendağı, Karataş, Karantina, Göztepe ve Güzelyalı'da hergün yanından geçip gittiğimiz çok sayıda tarihi yalı, bina ve arkeolojik kalıntılar mevcuttur. Sırasıyla bu kalıntıları ve bölgeleri inceleyecek olursak:




Bayramyeri Saat Kulesi, 1955 yılında yapılmış şehrin en yeni saat kulesidir. Kulenin üzerindeki saatin ise Ekim 1957'de takıldığı biliniyor. Kulenin yerden yüksekliği 14,5 mt'dir. Tek makineli ve dört katranlı yapının mimarı, Fuar Saat Kulesi'ni de yapan Harbi Hotan'dır.  








Gevreğin Tarihçesi'nden bahsedecek olursak, 
450 yıl önce Kırım Değirmendağı mevkinden gelen Tatar Türkleri'nin İzmir'e Bayramyeri-Değirmendağı bölgelerine yerleşmesiyle birlikte gevrek de İzmir'e gelmiş oldu. Tatar Türkleri geleneksel yiyecekleri olan gevreği, İzmir'de daha büyük boyutta ve gene İzmir'de yetişen sultani üzümlerinden hazırladıkları şerbetle yapmaya başladılar.


Farklı nesneler olmasının sebebi pişirilme esnasında ortaya çıkmaktadır. Bizim gevrek dediğimiz mayalı hamur, kızgın pekmez dolu havuzlarda bir süre pişirildikten sonra üzeri susamlanır ve fırına verilerek tekrar pişirilir. Burada iki kez pişirme uygulanır ve bu sayede gevreğin çıtır çıtır olması sağlanır. Simit dediğimiz nesne ise hamurun üzerine sulandırılmış soğuk pekmez sürüldükten sonra üzeri susamlanır ve ardından pişirilir. Ayrıca, gevrekle simidi yuvarlama işleminde de farklılık vardır. Simit bükülerek yuvarlanırken, gevrek düz olarak yuvarlanır.




Urla civarında çobanlık yapan Makedonyalı bir Türk'ün "Bizim oralarda bunun içi dolu olanını yaparlar. Guguk kuşu şeklindeki ekmeğinin arasına peynir koyarlar." hatırlatmasının ardından, aynı hamurdan üzeri susamlı, içi dolu, kumruya benzer bir başka şekli pişirildi, adına da kumru denildi.








Tatar Börekçisi Mehmet Usta, Bayramyeri'nin hemen altında Değirmendağı bölgesinde tarihi çiğ böreği layıkıyla yapabilen sayılı birkaç lokantadan biridir. (Adresi: 384 Sok. No:52/B Halitbey İlkokulu Sırası Bayramyeri) Tarihi küçük lokantada yediğimiz kıymalı çiğ börekler sabah kahvaltısı niyetine çok da iyi gitti :) Çiğ böreklerin kıyması kaliteli, börekler lezzetli ve çıtır çıtırdı.




Bir diğer çiğ börek restoranı olarak da "Kırım Çiğ Börek Mantı" da denenebilir.









Akarcalı Cami (1887) : Akarcalı Cami semtin en eski camilerindendir. Caminin olduğu sokak nostaljik ve tarihi bir sokaktır. Semtteki tarihi yaşantılar ve sokak hayatı hakkında bize ipuçları vermektedir. Aynı bölgede halen kullanımda olan çok iyi korunmuş tarihi evler de mevcuttur.







Zeus Akraios Tapınağı Temelleri

Zeus Akraios Tapınağı: Eşrefpaşa ile Karataş arasında kalan ve günümüzde Halil Rıfat Paşa Caddesi olarak anılan Değirmendağı bölgesinde antik çağda devasa bir Zeus Akraios tapınağının yer aldığına yönelik izler mevcuttur.





Roma Sikkesi Üzerinde Zeus Akraios Tapınağı


Antik çağda devasa sütunları olan ve tüm körfezden görülebilen tapınak imparator Hadrian'ın bağışları ile yapılmıştır. Antik İzmir'de Kınık'tan bu tapınağın olduğu bölgeye su kemerleri ile su getirildiği bilinmektedir.








Yahudi Mezarlığı Bölgesi'ne Değirmendağı'ndan Bir Bakış

Yahudi Mezarlığı: Zeus Akraios tapınağının bulunduğu Değirmendağı'nın yamaçlarında bugünkü Elhambra Tiyatrosunun olduğu bölgeye kadar 19.yy'da geniş bir Yahudi mezarlığının bulunduğu bilinmektedir.










Karataş Bölgesi: Şimdiki Kız Lisesi inşaatına 1917 yılında İzmir valisi Rahmi bey tarafından "İttihat ve Terakki Mektebi " olarak başlanmıştır. Kız Lisesi Karataş bölgesinde eski Yahudi mezarlığı alanına inşa edilmiştir. Yunanlılar işgal yıllarında Ioniko Panepistemio (Ionia Üniversitesi) yaratmak amacıyla inşaatını 1922 yılında bitirmiştir. Bina, İzmir'in kurtuluşu sonrasında bir süre Erkek Muallim Mektebi ve sonrasında Kız Lisesi olarak hizmet vermiştir.

Karataş Hastanesi Yaşlı Bakım Evleri


Kız Lisesi'nin karşısında bugün İKSEV tarafından kullanılan eski Belçika Tramvay Şirketi yönetim binası (bir ara ESHOT sayaç atölyesi) yanında Urgancıoğlu aile evi yakın zamana kadar dururdu. Eskiden meşhur Kömür İskelesi ile denizin dibinde olan Karataş Meydanı çevresinde ise 1827 yılında görülen veba ve diğer bulaşıcı hastalıklara yakalanan Yahudi Cemaatine hizmet vermek için, Josue Kuriel'e ait olan Kortejo satın alınarak oluşturulan ve ilerleyen yıllarda büyütülen Yahudi Hastanesi (Rothschild Hastanesi) ; semtteki Müslüman varlığına işaret eden ve İzmir'deki en iyi korunmuş Osmanlı hamamlarından olan Hoşgör Hamamı, bir zamanların Ermeni Vartanyan Okulu olarak inşa edilmiş Duatepe İlkokulu ve Cumhuriyet Eğitim Müzesi; günümüze ulaşamamış orijinali Ermeni Balyazoğlu tarafından 1887 yılında yaptırılmış olan Karataş Ortaokulu gibi semtin diğer önemli yapıları yer alır.






Ayhan Işık'ın Evi
Ayhan Işık'ın İzmir'deki çocukluğunu geçirdiği evi de semtte yer almaktadır. Şu anda, Ayhan Işık oyunculuk okulu olarak hizmet vermektedir.












Asansör'den Bir Görünüm
Asansör
"Sakız Tipi" cumbalı evlerin halen tek tük korunduğu caddeden ilerleyince Dario Moreno'nun bir zamanlar yaşadığı sokağa gelinir. Bu şirin ve doğası korunmuş sokakta karşımıza baktığımızda ise dünyada toplu ulaşım alanında eşsiz olan Asansör ile karşılaşılır. Ahbabı yaşlı Devidas'ın birgün 155 basamaklı "Devidaslar Merdiveni"nden inerken düşüp ayağını kırmasına çok üzülen iş adamı Nesim Levy, eki taş ocağı uçurumunun 58 mt üst kısmındaki günümüz Şehit Nihat bey Caddesi'ne kolay bir ulaşım sağlayan asansörü yaptırmaya karar verir. Marsilya tuğlaları ile kaplı yapı 1907 tarihlidir ve ilk hali hidrolik sistemle çalışmaktaydı.




Bet İsrael Sinagogu
Roş Ha-Har Sinagogu













Gerek Asansör'ün üst kısmındaki Roş Ha-Har, gerekse de Mithatpaşa Caddesi seviyesindeki İzmir sinagoglarının en gösterişlisi Bet İsrael, Karataş'ın İzmir'in 2. Judeira'sı (Yahudi Mahallesi) olmasının tanıklarıdır. 1907'de henüz tam bitirilemeden ibadete açılan Bet İsrael, geleneksel sinagog mimarisinden ayrılan modern özellikleriyle dikkat çeker.




Hüsnü Ataberk Camii
Karantina bölgesi: Rumlar tarafından Kalithea olarak da adlandırılan bölge günümüzdeki yaygın adını İzmir limanına yanaşacak gemilerin salgın hastalıkları taşımasına önlem olarak 1846 yılında burada kurulan tesislerden almıştır. Karantina, merkezinin 1863 yılında Urla'ya taşınması ve sonrasında Mithatpaşa Caddesi'nin açılmasıyla kalburüstü bir iskan alanına evrilmiştir. Şimdiki Karantina Hamamı civarında "İslam" ve Küçükyalı civarında "Rum" karantinası vardı. Hüsnü Ataberk Camii, eski Agios Metamorphosis kilisesiydi.




İzmir Islahhanesi /Mekteb-i Sanayi
Hamidiye Camii













1867 yılında yapılan İzmir Islahhanesi /Mekteb-i Sanayi (Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi), 1892'de şimdiki halini alan Askeri Hastane (İzmir İnşaat Emlak Bölge Başkanlığı) ve 1890'da yapımı biten İzmir'in deniz kenarında yapılmış tek camii olan Hamidiye Camii semtin önemli yapıları arasında yerlerini alır.



Uşakizade Latife Hanım Köşkü

Günümüzde bir semte adını veren Atatürk'ün kayınpederi Muammer Bey'in babası Sadık Bey'in köşkü bugün müze olarak hizmet vermektedir (Atatürk'ün nikahı kıyılan Uşakizade Latife Hanım Köşkü).









Günümüz Sadık Bey bölgesi ise eskiden Spartalı olarak bilinirdi ve adını sonradan Hakimiyet'i Milliye Okulu olarak kullanılacak olan Spartalıyan Köşkü'nden almıştır.

Sivrihisaryan Köşkü


Göztepe Bölgesi: Eski adı Enopi olan Göztepe'nin adını Susuzdede Tepesi'nden aldığı aşikardır. Mimarı Andon Gavano olan Sivrihisaryan Köşkü günümüzde Vali Konağı olarak kullanılıyor. Rumlar buraya Agia Agapi (Aziz Aşk) derlermiş.

Günümüzde Bakımsız Kalan Susuz Dede Parkı















Notre Dame de Lourdes Kilisesi





Önceleri nüfusunun büyük kısmı Rum (eski Agios Panthelemion Kilisesi) ve Levanten (günümüzdeki Notre Dame de Lourdes Kilisesi) Hristiyanlardı. 1910'ların başında Boşnak muhacirler Göztepe ve Güzelyalı'ya yerleşmeye başladı ve semtin demografisini değiştirdi.






Anadolu Apartmanı

Güzelyalı Bölgesi: Güzelyalı'nın en önemli tarihi eserlerinden birisi, 1905 yılında Mısırlı bir tüccar tarafından yapımına başlanan ve cumhuriyet sonrası iş adamı Mustafa Nuri Devres tarafından satın alınıp inşaatı tamamlanan Anadolu apartmanıdır. İzmir'in ilk apartmanı Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın enfes bir örneği olarak halen ayaktadır. Gizlediği anılara Gözümoğlu sinemasından beleş izlenen filmleri de katmak gerekir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder