EŞSİZ GÜZELLİKTE YERLERE, MEKANLARA VE TATLARA HOŞGELDİNİZ...

Eşsiz güzellikteki doğa harikası yerleri, hoş ambianslı mekanları ve leziz tatları birlikte keşfetmeye hoşgeldiniz...

Welcome to the discovery of nature beauties, cute ambienced places and delicious tastes together...

Willkommen sie die landschafiliche Schönheit, die Platze mit dem niedlichen Ambiente und lecker Essen zusammen zu entdecken...

6 Aralık 2016 Salı

Latmos Herakleia Antik Kenti- Kasım 2016

COĞRAFİ KONUM

Herakleia, Latmos (beşparmak) dağlarının denize dik inen güneybatı eteklerinde eski Latmos körfezinin en ucunda yer almaktadır. Milas - Söke karayolunun 25.km.sinde yer alan Çamiçi köyünden sağa dönen yoldan yaklaşık 10 km sonra Kapıkırı köyüne gelinir.Kapıkırı köyü eski kentin üzerindedir.

Eski Çağda Latmos dağları olarak bilinen Beşparmak dağları sarp ve ormanlarla kaplı olup Latmos körfezini (Latmikos Kolpos) çevirmektedir.








TARİHÇE

Herakleia'nın yerleşim tarihinin M.Ö. 8.yy'a kadar gittiği, burada elde edilen bulgulara dayanılarak saptanmış durumdadır. Yunan mitolojisinin ünlü kahramanlarından biri olan Herakles'in adı Anadolu'da birkaç kente verilmiştir. Bunlardan biri de Bafa Gölü kıyısındaki Herakleia'dır. Doğal güzelliği ile tanınan bu antik kente aynı zamanda Latmos veya Latmia ismi de yakıştırılmıştır. Nitekim Strabon, çevresindeki dağlardan dolayı kentin Latmos ismini aldığını da özellikle belirtmiştir. Latmos, Hellen dilinde değiştirilmiş bir sözcüktür. Antik çağlarda bu bölge Ana Tanrıça Lada’dan ötürü bu isimle tanınıyordu. Hellenler Lada ismini Latmos olarak değiştirerek kente de bu ismi vermişlerdir. Bugün, Beş Parmak dağları olarak adlandırılan kentin kuzeyindeki Latmos Dağları, o dönemde kente ve kıyısında bulunduğu körfeze de adını vermiştir. M.Ö. 5.yy'da önemli bir İonya kenti olan Latmos'un, eski Yunanlılar arasında bir savunma paktı olan Delos Birliği'ne Latmos Kenti adı ile katıldığını ve her yıl bir talent vergi ödediğini gene Strabon'dan öğrenmekteyiz.

M.Ö. 4.yy'da kent, Pers imparatorluğu'nun Halikarnassos ( Bodrum ) valisi Mausolos'un eline geçmiştir.

Mausolos’un ölümünden sonra M.Ö.3.yy başlarında on yıl kadar Ptolemaios sülâlesinden Pleistarkhos’un yönetiminde kalan kent bu devrede “Pleistarkheia” diye, daha sonra da Lysimakhos tarafından” Latmos kıyısındaki Aleksandreia” diye isimlendirilmişse de bunlar kalıcı olmamıştır. M.Ö.3.yy’da deniz ticareti sayesinde gelişen kent, eski Latmos'un hemen yanında ve biraz batısında olarak yeniden inşa edilmiş; kent surlarla ve burçlarla kuvvetlendirilmiştir. Yeni kurulan kente, Helenistik dönemin de etkisiyle Herakleia adı verilmiştir. Bu dönemden itibaren kent, "Latmos Eteğindeki Herakleia" olarak anılmaya başlanmıştır.

M.Ö. 2.yy'da komşu kent Miletos ile dostluk kuran Herakleia, bazı savaşlara birlikte katılmış ve Miletos ile karşılıklı olarak vergileri kaldırarak birbirlerine vatandaşlık hakkı tanımışlardır. Bu yüzyıldan kalma bazı şehir sikkelerinde, kente adını veren Herakles ve onun koruyucu tanrısı olan Atena'nın tasvirlerine rastlanmaktadır.

İskender'in Asya seferi sırasında M.Ö. 323 de 33 yaşında tropik bir sıtmaya yakalanıp ölmesinden sonra Herakleia, Miletos'la birlikte bir süre yerel valilerin yönetiminde kalmıştır. Seleukos'ların kısa bir süre kente hakim olmalarının ardından, Attalos sülalesinin hakim olduğu Bergama krallığı kenti ele geçirmiştir. M.Ö. 133'de Bergama Krallığı'nın Roma İmparatorluğu'na bağlanması ile birlikte Herakleia'da Roma egemenliğine girmiştir.

M.Ö. 1.yy'ın sonlarına doğru Büyük Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonlarla Latmos Körfezi'nin ağzının tıkanmaya başlaması ile Herakleia'nın denizle olan ilişkisi yavaş yavaş kesilmiştir. M.Ö. 1.yy'ın son çeyreğinde, Herakleia'nın denizde hala bir demirleme yerinin olduğunu Strabon belirtmektedir.

Bafa Gölü’nden Görünüm
Miladi yıllarda Herakleia'nın denizle olan bağlantısı tamamen sona ermiştir. Kent bu tarihten itibaren gittikçe fakirleşmiş ve önemini yitirmiştir. Bu doğal olayın diğer bir olumsuz etkisi de Büyük Menderes Nehri'nin ağzında oluşan bataklığın, hastalığı, ölümü ve göçleri de beraberinde getirmiş olmasıdır. Bu arada Miletos'luların deniz ticaretine tamamen hakim olmaları, Herakleia'nın iyice terk edilmesine yol açtı. Bu dönemden sonra kentin tarihinde büyük bir boşluk mevcuttur.


EFSANELER

Latmos Dağları'ndan Bafa Gölünün Bir Görünümü 
Antik Bir Efsaneye Göre Selene Ay’ın simgesidir. Hyperion’la Theia’nın kızı, Güneş Tanrı Helios’la Şafak Tanrıça Eos’un kardeşidir. İki atın çektiği gümüş tekerlekli bir araba üstünde gökleri dolaşan güzel bir kadın olarak canlandırılır. Birçok sevgilileri olduğu anlatılır. Zeus’la birleşmiş ve ondan Pandia adlı bir kız doğurmuş, Arkadya’da Tanrı Pan’la sevişmiş, Pan da ona bir beyaz öküz sürüsü armağan etmiş. Ama en ünlü aşkı Beşparmak Dağları’nın yakışıklı çobanı Endymion’dur.

Yunan mitolojisine göre Latmos’ta yaşayan Endymion, avcılık ve çobanlık yapardı. Bir mağarada uyurken gördüğü gence aşık olan Ay tanrıçası Selene, geceleri onu görmek için gökten yere inerdi. Selene Zeus’tan, sevgilisi için sonsuz gençlik ve hiç bitmeyecek bir uyku diledi. Antik kaynaklara göre genç çobanla Ay tanrıçası arasındaki bu romantik aşk Latmos’ta geçmekte ve başka hiçbir yerde görülmemektedir. Bu hikaye, günümüz insanını bile derinden etkileyen bir doğa olayının, ayın, tüm Anadolu’da olduğu gibi Karia’da da eril olarak kabul edilmiştir. Bu mitolojik efsaneyi günümüzde yaşamak isteyenler, ayın Beşparmak Dağları’nın arkasından çıkışını ve gölün üzerine yansıyan ışıklarını izlemek için, ayın dolunay olduğu günlerde Bafa Gölü’ne gelirler.

GENEL GÖRÜNÜM

Kapıkırı köyü tıpkı kazı çalışmaları yapılmadan önce Aydın-Karacasu’daki Aphrodisias kentinin üzerine konumlanan Geyre köyü gibi antik Herakleia kentinin üzerinde kurulmuştur. Buradaki fark Aphrodisias kenti Prof Dr Kenan Tevfik Erim önderliğinde üzerindeki Geyre köyünden arındırılarak kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılırken, en az onun kadar değerli Herakleia kentinde 2016 itibariyle halen en ufak bir kazı çalışmasının yapılmamış olmasıdır. Kent adeta define avcılarına terk edilmiş durumdadır, kent sözde SİT alanı ilan edilse de antik kenti koruyan en ufak bir güvenlik tedbiri bulunmamaktadır.

Kapıkırı Köyü’nden Bir Çiçek Gölü Manzarası
Köyün genel yapısına biraz değinecek olursak köylü ve pansiyon sahipleri devamlı gelen turisti bir tabiri caizse kazıklama derdindelerJ Aman dikkat edin! Köylü sanki çok ihtiyacı varmış gibi devamlı size birşeyler satmaya çalışıyor. Burada sokaktan alınabilecek en uygun şey tabi uygun fiyata bulursanız yöredeki tatlı teyzelerin işleyip sattığı oyalı yemeniler ve tespih çiçeğinden yaptığı kolyeler olabilir. 

AKTİVİTELER

Herakleia kentinde rehber eşliğinde Latmos (Beşparmak) dağları zirvesine çıkabilir; antik şehir turu veya manastır gezisi yapabilirsiniz. Özellikle Yediler Manastırı’nı mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. Bunların dışında, Bafa Gölü’nde uygun fiyatlara tekne gezisi de yapılabilir.

Latmos (Beşparmak) Dağları’nın ZirvesindeyizJ

Zirveden Bir Bafa Gölü Görünümü
Zirveye Yakın Bir Bafa Gölü Görünümü


































Sonbahar’da Eğrelti Otlarının Ahengi

Latmos Dağları Zirveye Yakın Bir Görünüm












Latmos Dağları Kayalarda Mantar, Kaplumbağa, Kurbağa Figürleri


KONAKLAMA

Pansiyondan Göl Manzarası
Gece konaklamak isteyen gezginler, Bafa gölü kenarında köy içerisindeki pansiyonlarda konaklayabilir. 2016 yılı itibariyle pansiyon fiyatları ortalama kişi başı oda+kahvaltı 70 TL’dir; fakat bana sorarsanız pansiyonlar aldıkları bu ücretleri gerek oda dekorasyonundaki kalite ve sunulan hizmet açısından hak etmemektedirler. Biz Pelikan pansiyon’da 1 gece konakladık. Mesela, 1 gecelik konaklamamızda kaldığımız pansiyonda sıcak su akşam yetersiz geldi ve kesildi. Pansiyonun sahipleri müşterilere karşı biraz kaba ve turizm anlayışıyla yakından uzaktan alakaları yok diyebilirim. Sanki turiste doymuş gibi davranıyorlar fakat baktığınızda az sayıda gelen yerli turistten başka yörede doğru düzgün turist bulunmuyor. Daha bu anlayış ve cahillikle bu bölgenin turizmden fazla beklentisi olmayacak gibi görünüyor.


Benim tavsiyem tabii bahar ve yaz aylarında daha ekonomik olarak göl kenarındaki camping alanında günlük kişi başı 15 TL’ye konaklayabilirsiniz.

NE YENİR?

Pansiyonlarda yöreye özgü olarak genel olarak göl levreği, göl kefali ve yılan balığı bulunuyor. Levrek ve kefali ızgarada tavsiye ederken, yılan balığının şiş ızgarada sunumu lezzetli olabiliyor.

Bunların dışında tabii ki pansiyonlarda köfte ve tavuk ızgara çeşitlerini de bulabiliyorsunuz.

ANTİK KALINTILAR

ATHENA TAPINAĞI

Athena Tapınağı
Herakleia'nın en dikkat çeken yapısı olan Athena Tapınağı, Helenistik dönemde M.Ö. 3.yy'da Dor düzenine uygun olarak inşa edilmiştir. Tapınağın çevresinde bulunan ve bugün de aynı yerde bulunan bir yazıta dayanılarak yapının kentin baş tanrıçası olan Athena adına yapıldığı anlaşılmıştır. Sadece ön cephesinde iki sütun bulunan Temlum in Antis cepheli tapınakta cella ve pronoas hemen hemen aynı büyüklüktedir. Eski limanın biraz gerisinde şehre tam hakim kayalık bir tepe üzerine inşa edilmiş bulunan tapınak, Kapıkırı İlkokulu'nun biraz üzerinde yer alıyor.
BOULEUTERION (MECLİS BİNASI)

Bouleuterion
Agoranın hemen kuzeydoğusunda yer alan Bouleuterion (Meclis Binası), Miletos'daki örneğine uygun olarak inşa edilmiştir. Oturma sıraları taştan ve U biçimli olan yapı, M.Ö 2.yy'da yapılmıştır. Kazılarda bulunan parçalardan anlaşıldığına göre, yapının duvarlarının üst yarısı Dor düzenindeki yarım sütunlarla bezenmişti. Kazılarda ayrıca Architrav parçaları, triglipt frizi, bir diş sırası ve alınlığa ait parçalar bulunmuştur.


ROMA HAMAMI

Bouleuterion’un hemen arka çaprazında antik bir Roma hamamı kalıntısı yer almaktadır.

Roma Hamamı

AGORA (KENT MEYDANI)

Maalesef Ahırlar Arasında Agora (Kent Meydanı)
Athena Tapınağının batısında biraz aşağıda, bugünkü Kapıkırı İlkokulu'nun bahçesinin bulunduğu alan Herakleia'nın agorası idi. Agoranın güney tarafı düzgün örülmüş ve güzel bir işçilik sergileyen duvar ile teras haline getirilmiştir.


Helenistik dönemde yapılmış olan agora, dikdörtgen şekilde bir alanı çevreleyen portikolardan oluşmuştur.

TİYATRO

Tiyatronun Koltuklarında Keyif YaparkenJ
Kentin kuzeydoğusunda hamamdan yukarı doğru devam edildiğinde Roma döneminde yapılan tiyatro kalıntılarına ulaşılabilir. Bugün üst basamakları ve sahne binasının üst kısımları toprak üzerinde seçilebilmektedir.

Tiyatronun hemen kuzeyinde yer alan Nymphaion'dan ( Anıtsal Çeşme ) geriye çok az bir şey kalmıştır.


NEKROPOL

Bizans kalesi ile göl arasında kalan bölgedeki mezarlar gerçekten görülmeye değerdir. Ağırlıklı olarak kayaya oyulma sanduka şeklindeki mezar nişlerine rastlanıyor. Mezarlar daha çok birbirine bitişik ve yan yana olarak kayalara oyulmuş. Her birinin üzerinde ayrı bir kapak mevcuttur.

Kimi mezarlar ise kıyıya çok yakın ve göl üzerindeki kayalara oyulmuş durumda bulunuyorlar. Herakleia Antik Kenti'nin çeşitli yerlerine dağılmış durumdaki mezarların sayısının 2500 kadar olduğu saptanmıştır.





























KALE

Kale, bölgeye hakim yapısı ve özellikle önündeki Nekropol alanıyla dikkatleri üzerine çekmektedir. Kale kentin lojistik ve askeri merkezini oluşturuyordu.


Surlardan Kale’nin Görünümü
Antik kale duvarlarının daha sonra Roma ve Bizans dönemlerinde kuvvetlendirildiği ve kalenin alanının genişletildiği kalenin mimarisinden rahatça anlaşılmaktadır. Roma ve Bizans dönemlerinde fotoğraflarda görüleceği üzere kırmızı kiremit destekler kale duvarlarının ve surların arasına monte edilmiştir.  



Kalenin İçinden Bir Görünüm







KENT SURLARI & BURÇLARI

Herakleia'nın görülmeye değer yapılarından biri de kenti çevreleyen surlardır. Çevre uzunluğu 6.5 km olan surlar, 65 gözetleme kulesi ile takviye edilmişlerdir. Düzgün kesme taş bloklardan usta bir işçilikle örülmüş olan sur duvarları iyi korunmuş durumdadır. M.Ö. 287 yılında Lysimakhos tarafından yaptırıldığı sanılan surların yüksekliği 5.5 mt kadardır.

Gözetleme Kulesi

Surlar

Surlar

Gözetleme Kulelerini Birleştiren Surlar
Kent Surlarından Bafa Gölü Manzarası






































PREHİSTORİK KAYA RESİMLERİ

Bafa Gölü bölgesindeki Latmos (Beşparmak) Dağları'nda bulunan "Latmos Prehistorik Kaya Resimleri" ile bölgenin tarih başlangıcının M.Ö. 6 bin yılına uzandığını saplanmıştır. Avusturalyalı Prof. Dr. Anneliese Peschlow tarafından Beşparmak Dağları'nda yapılan kazı çalışmaları sonucunda kaya resimlerinin Prehistorik Çağ'a ait olduğu anlaşılmıştır. 





Ayrıca, bu kaya resimlerinin Anadolu'nun batı kıyısındaki “Prehistorik Kaya Çizimciliği”nin ilk örnekleridir. Şimdiye kadar, yüz kadar kaya resmi bulunmuş olup resimlerin asıl buluntu yerleri ana dağ sırtının çevresi olmakla birlikte, yayılım bölgesi Çine çayı Vadisi'ni de kapsamaktadır. 







Konu ve betimleme biçimi açısından homojen bir grup oluşturmakta, birkaç ayrıntı dışında ne Ön Asya ne de Akdeniz Havzası'nda benzerlerine rastlanılmamaktadır.  Bulunan kaya resimleri kendi türünde eşsiz olma özelliğine sahiptir.















MANASTIRLAR

Hristiyanlığın yeni yeni yayılmaya başladığı zamanlarda Roma askerlerinden kaçan keşiş ve din adamları Latmos (Beşparmak) dağlarına sığınmışlar; burada hem ibadetlerine devam etmişler hem de saklanmışlardır. Biz programımızdaki sıkışıklıktan dolayı Latmos dağlarının eteklerinde gizli bulunan manastırlara gidemesek de özellikle bölgedeki Yediler Manastırı’nı duvar freskleri açısından mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.

Eski adı Bucak Köyü olan Gölkaya Köyü'nden ( Kapıkırı'na gelmeden bir önceki köy ) bir saatlik yürüyüşle Yediler Manastırına ulaşılabilir. Manastıra giden yol kırmızı boyalarla işaretlenmiş durumdadır. Zeytinlikler içerisinden oldukça rahat bir yürüyüşten sonra ulaşılabilen manastır, göle hakim bir tepenin üzerine kurulmuştur.

Sur duvarları ve iç yapılarının bir kısmı ayakta olan manastırın yakınlarında bir düzlükte küçük bir kilise (şapel) kalıntısı daha vardır. Yuvarlak ve doğal bir kayanın içi oyularak kovuk haline getirilmiş ve içi frekslerle süslenmiştir.