EŞSİZ GÜZELLİKTE YERLERE, MEKANLARA VE TATLARA HOŞGELDİNİZ...

Eşsiz güzellikteki doğa harikası yerleri, hoş ambianslı mekanları ve leziz tatları birlikte keşfetmeye hoşgeldiniz...

Welcome to the discovery of nature beauties, cute ambienced places and delicious tastes together...

Willkommen sie die landschafiliche Schönheit, die Platze mit dem niedlichen Ambiente und lecker Essen zusammen zu entdecken...

20 Ocak 2017 Cuma

KÜTAHYA: ESKİ GERMİYAN BAŞKENTİ

Kütahya her ne kadar günümüzde çok gelişmiş ve önemli bir şehir olmasa da, Germiyanoğulları beyliğinin yıllarca başkentliğini yapmış, tarihi öneme sahip bir şehirdir. Germiyanoğulları beyliği Osmanlı Devleti'ne direnen başlıca beyliklerden biridir ve Osmanlı himayesine giren son beyliklerdendir.


A. KÜLTÜR NOKTALARI

Kütahya Ulu Camii

Kütahya’da bulunan tek padişah cami’idir. Vakfa Sultan Bayezid Yıldırım Han Cami’i Şerifi olarak kayıtlıdır. 48x26 m. ebadında Kütahya’nın en büyük camisidir. Şehzade Yıldırm Bayezid Germiyan beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Şah Hatunile evlendiğinde Kütahya Valisi iken (1381–1389) bu camiyi yaptırmaya başlamıştır. Ancak seferden sefere koşması ve Ankara Savaşı sonunda Timurleng’e esir düşmesi ve daha sonrada vefat etmesi sebebiyle camiyi bitirmek (1410) oğlu Musa Çelebi’ye nasip olmuştur. Caminin vakfiyesi Fatih Sultan Mehmed Han zamanında tertip olunmuştur.

Kanuni Sultan Süleyman Han 1 Temmuz 1522'de Rodos Seferi'ne giderken Kütahya’da ordusu ile birlikte üç gün kalmış ve Mimar Sinan’a bu güzel camiyi tamir etmesini emretmiştir. 1 Temmuz 1534'de de yine Kanuni Irak Seferi'ne çıktığında dört gün burada kalmış ve namazlarını bu camide kılmıştır. II. Selim şehzadeliğinde Kütahya Valisi iken (1558 – 1566) babasının vefatını öğrendiğinde 27 Eylül 1566'da Cuma Hutbesi'ni kendi adına okumasını hatibe emretmiş ve böylece padişahlığını bu cami’de ilan etmiş ve cuma namazından sonra İstanbul’a hareket ederek tahta oturmuştur.


Evliya Çelebi 1672'de cami’nin 180x90 ayak olduğunu iki yan ve bir kıble kapısının bulunduğunu, 57 çam direkli ahşap çatılı iki tarafında mihraba kadar fevkani sofa bulunduğunu ve 64 demir parmaklıklı penceresi ve tek kubbesi olduğunu yazar ve fevkani kısmıyla beraber iki bin cemaat aldığını, üzerinin kurşun örtülü serapa kargir olduğunu da söyler (1611). 1805 senesinde Kütahya naibi Şehzade Mustafa Efendi’ye verilen dilekçe ile namaz kılınamayacak derecede harap olan cami, mütevelli ve halkın gayretiyle tamir edilmiştir. Bu tamirde caminin tavanı beşik örtüsü denen tarzda yapılmıştır. 1889 senesinde Kütahya Mutasarrıfı Veysel Paşa zamanında eski yapı temellere kadar yıktırılmış ve caminin bugünkü kubbeli ve mermer direkli olan yapımı başlatılmıştır. Camideki mermer sütun ve plakalar Çavdarhisar (Aizanoi)harabelerinden getirilmiş olup ustaları da yerli Rumlar'dan “İlya ve Yorgi” dir. Cami duvarlarındaki yazılar Hattat Tekirdağlı zade Halil Kütahyavi'nindir. Cami tamamlandığında Mutasarrıf Ahmed Fuad Paşa iç tezyinat ve tefrişi ile aydınlatma araçlarını temin etmiştir. Ahşap minberi hiç çivi kullanılmadan yapılmış çok güzel bir eserdir. Camide eskiden bulunan iki adet saat Kütahyalı meşhur neyzen Saatçi Mustafa Efendi tarafından yapılmıştır. Revağın sağ bölmesinde yerden birkaç basamakla çıkılan ve sonradan bölünen Vahid Paşa Kütüphanesi vardır.






Kütahya Arkeoloji Müzesi


Kütahya Arkeoloji Müzesi, Germiyan beyleri'nden Umur-Bin savcı tarafından 1314 yılında yaptırılan medresede faaliyet göstermekte olup, Ulu cami yanındadır. 1965 yılında faaliyete açılmıştır. 

Kesme taştan inşa edilen yapının portalı Selçuklu sanatının özelliklerini gösterir. Kapıları kubbeli orta mekana açılan, dokuz küçük odası vardır.
Müzede Geç Miyosen dönemden itibaren Paleolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kültür ve sanat varlıkları sergilenmektedir.






Kütahya Çini Müzesi


İl Merkezinde, Paşamsultan Mahallesi Ulu Camii yanında yer alan müze, Türkiye'deki ilk ve tek çini müzesidir.


Germiyan Beyi II. Yakup Çelebi (1387 -1429) tarafından 1411 yılında yaptırılan  imaret, medrese, mescit, kütüphane ve hamamdan oluşan külliyenin imaret ve türbe bölümü,  Kültür ve Turizm  Bakanlığınca çini müzesi olarak restore edilip, 1999 yılında  ziyarete açılmıştır.



Kubbeli ve şadırvan orta mekâna, üç yönde kubbeli eyvan ile iki oda açılmaktadır. Türbe bölümünde II. Yakup Bey’in çinili sandukası bulunmaktadır. Yıkılan Medresenin vakıf kitabesi, müzenin giriş kapısının solunda yer alır. 
Atatürk'ün Yüzünde Gençliğe Hitabesi Yazılı




Müzedeki vitrinlerde, 14.y.y.’dan  günümüze kadar Kütahya ve İznik'te üretilen çini mimari elemanlar, çini kitabeler, çini vazo, tabak, pano ve çiniden yapılma ev gereçleri kronolojik bir sırayla sergilenmektedir. Müzenin girişinde, son Germiyan beyi II. Yakup Çelebi'ye ait Osmanlı Türkçesiyle yazılmış dünyanın en büyük ikinci taş kitabesi ve kendisinin çiniden yapılmış mezarı bulunmaktadır. 

Yakup Çelebi'nin Mezarı
Müzede ayrıca çini üretiminin tüm aşamaları detaylı bir şekilde duvarlardaki tablolarla anlatılmaktadır. Her yaştan insan için ilgi çekici ve eğiticidir. 








Kütahya Kalesi


Bizans imparatorları şehre hakim yüksek ve sarp bir tepe üzerine şato yaptırarak buraları burçlarla tahkim etmişler ve şatoyu iki kat sur içerisine almışlardır.



Kütahya Kalesi, mavi ve kırmızımsı bir yalçın kaya üzerinde beşgen şekilli, sağlam ve süslü bir yapıdır. Bir tepe üzerinde yüzük gibi duran bir kaledir. Kalenin etrafı yaklaşık üç bin metredir. Dört tarafı yalçın kaya ile çevrilidir, etrafında hendeği yoktur fakat kale surlarının altı uçurumdur. Kalenin kuzey doğusunda Germiyan eseri olan Kale-i Bala Camii, ve bir de çeşme bulunur.

Tarihi Kütahya Konağı'ndan Kalenin Görünümü

Kütahya kalesinden tüm Kütahya bölgesi net olarak kuşbakışı görülebilmektedir. 






Tarihi Kütahya Konakları

Kütahya'nın sokaklarında aynı Eskişehir Odunpazarı'ndaki gibi tarihi konaklar çeşitli vakıfların sayesinde iyi biçimde korunmuştur. Bu konaklar arasında 17-18.yy Osmanlı sokaklarındaki gibi tarihi bir gezintiye çıkabilirsiniz.

Konakların içleri de son derece iyi korunmuş ve günümüzde çeşitli vakıf ve kuruluşlar tarafından düğün, nişan, sünnet ve yemekler için kiralanmaktadır.








Aizonai Antik Kenti

Aizonai Antik Kenti, Kütahya'ya 57 km uzaklıktaki Çavdarhisar ilçe merkezindedir. Aizonai, antik Frigya'ya bağlı olarak yaşayan Aizanitis'lerin ana yerleşmeleriydi. 

Kentin yüksek platosu üzerinde bulunan Zeus tapınağının çevresinde yapılan kazılarda, M.Ö.3.Bin yıllarnda kalma yerleşme tabakaları bulunmuştur. Hellenistik dönemde bu bölge değişimli olarak Bergama ve Bithynia krallıklarına bağlı iken M.Ö.133 yılında Roma egemenliğine girmiştir. 

MÖ 2-1. yüzyıldan itibaren Aizonai'nin ilk sikkeleri bilinmektedir. Kesin kentleşme bulgularına 1.yy sonlarına doğru rastlanmaktadır. Erken Bizans döneminde piskoposluk merkezi iken, 7.yydan itibaren önemini yitirmiştir. Tapınak düzlüğü ortaçağda bir hisara dönüştürülmüştür. Selçuklu beyliği döneminde Çavdar Tatarları tarafından üs olarak kullanılmıştır.(13. yy) Bu yüzden buraya "Çavdarhisar" adı verilmiştir.

Antik kentte zamanında 80.000 civarında insanın yaşadığı tahmin edilmektedir. 
Yapılar arasında Anadolu'nun ve Dünyanın en iyi korunagelmiş Zeus tapınağı bulunmaktadır. 15.000 kişilik kapasiteli yamaca kurulmuş tiyatrosu ve ona bitişik 13.500 kişilik stadyum kompleksi ile bilinen başka bir örneği yoktur. Dünyanın ilk borsa binası yuvarlak şekilli olup dış cephe taşlarına İmparator Diocletian'ın 301 yılında enflasyonla mücadele için yaptığı ücret tespitlerinin bir kopyası yazdırılmıştır. Bu yazıtta İmparatorluk pazarlarında satılan tüm malların satış ücretleri yazmaktadır. 

Ayrıca, 450 mt uzunluğunda sütunlu bir cadde, Kocaçay üzerinde ikisi ayakta beş köprü, Meter Steunene kutsal alanı, Nekropoller, Kocaçay üzerinde antik bir bent, suyolları, kapı yapıları bulunmaktadır. Aizonaik Antik Kenti Efes, Bergama, Side gibi kentlerle çağdaştır.


B. GEZİNTİ NOKTALARI

Kütahya Tarihi Çarşı

Kütahya'nın tarihi çarşısı halen otantik özellik ve geleneklerini korumaktadır. Çarşıdaki özellikle helvacılardan mutlaka alışverişinizi yapmanızı tavsiye ederim. Otantik dükkanları gezerken karnınız acıktığında da küçük dükkanlardaki tarihi köftecilerde karnınızı doyurabilirsiniz.




C. LEZZET NOKTALARI

Döner Cafe & Restoran


Belediyeye ait olan Döner Restoran, Kütahya kalesinin içerisinde panoramik manzarası ile hizmet vermektedir. Oldukça ekonomik fiyatlarla kaliteli yerel yemek ve tatlıları bulabileceğiniz restoran, müşterilerini oldukça sıcak ağırlamaktadır.






Helvacı Sabri

Samanpazarı'ndaki Helvacı Sabri'den envai çeşit helvadan tatmadan ve özellikle susamlı helvadan almadan Kütahya'dan ayrılmayın. Susamlı helva özellikle yaz aylarında hafif ve kıvamlı bir lezzet sunmaktadır.



19 Ocak 2017 Perşembe

İstanbul Lezzet Noktaları

Tarihi Özkan Köftecisi ( Tahtakale )

Tarihi Özkan Köftecisi Tahtakale içerisinde yer alan eski bir esnaf lokantasıdır. Klasik halini korumuş olan restoranın köftesi meşhurdur. Lezzetli bir sultanahmet köftesi ile piyazın üzerine lokantaya özgü fıstıklı irmik helvasını öneririm. Özellikle köftedeki et oranının bol olduğunu gözlemledim.
Lokantayı halen daha tarihi dokusunu koruması ve lezzetli köftelerinden dolayı tavsiye etmekteyim fakat yemekten sonra çayı yüksek ücretle verdikleri için memnuniyet açısından benden negatif not aldı.

Lokantadan kişibaşı ortalama 20 TL'ye kalkılabiliyor. Köftenin porsiyonu 7 TL, piyaz 5 TL ve irmik helvası da 5 TL'ye satılmaktadır. Yemekten sonra içeceğiniz ikram edilmesi gereken çay ise 2 TL gibi fahiş fiyattan fatura edilmektedir, gözönünde bulundurulmasını tavsiye ederim.


Hamdi Restoran ( Eminönü Meydanı )

Adıyla sanıyla İstanbul'da ünlü olan turistik restoranda kebap çeşitleri lokantada sunulmaktadır. Bunun yanında, baklavaları ile meşhurdur. 2. katındaki salonundan Eminönü camii, Galata köprüsü ve Eminönü meydanı manzarası ile yemek yemenin keyfi bir başka, fakat sunulan yemeklere gelince aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.


Resimde görülen "Ali Nazik" son derece başarısız şekilde müşterilere sunulmaktadır. Yemekte birkaç parça patlıcanın üzerine yoğurt serpilmiş, üzerine de dana şiş parçaları serpiştirilmiştir ! Son derece başarısız, İstanbul'un en kötü lokantalarının bile yapmayacağı, en beceriksiz ustaların bile hazırlamayacağı kalite yemek fahiş fiyatlardan müşterilere sunulmaktadır.
Lokantanın hizmet kalitesi iyi, fakat fiyat - kalite dengesini gözönünde bulundurduğumuzda kesinlikle tavsiye etmediğim bir lokantadır.

Resimde görülen "Ali Nazik" ile alakası olmayan son derece başarısız sunumlu yemek için 24 TL fiyat alınmıştır, karşı tabakta görülen tek şiş sade kuzu şiş ise 20 TL'dir. Kişi başı ortalama en az 30 TL'ye lokantadan kalkılabilmektedir.

Lokantayı kesinlikle tavsiye etmemekteyim. Ününün ve adının arkasına saklanarak aşırı turistikleşmiş ve yemek kalitesinden eser bulunmamaktadır. Servis ve manzarası iyi olsa dahi yemeklerinin son derece baştan sağma ve başarısız şekilde sunumundan ve fahiş fiyatlarından dolayı kesinlikle tavsiye etmemekteyim.


Ali Baba Kanaat Lokantası ( Süleymaniye / İstanbul )

Süleymaniye Camii'nin hemen önündeki meydanda yer alan lokantaların en başında yer alan Ali Baba Kanaat Lokantası 85 yıllık mazisiyle halen daha ayakta dimdik durmaktadır. Lokantanın Erzincan dermason kuru fasulyesini mutlaka yemelisiniz. Pilav ve turşu veya caıkla tavsiye ettiğim yemeğin benzeri kalitede bir yemeği uzun süredir bulamıyordum. Kuru fasulye sevmeyenler için tas kebabı da günlük olarak çıkarılmaktadır. Yemeğin ardından da Kemalpaşa tatlısını tavsiye ediyorum.

Turistik bir lokanta olmasına rağmen fiyatların son derece uygun olduğu mekanda, kuru fasulyenin porsiyonu 5 TL'den satılmaktadır. Toplamda kişi başı 13 TL'ye lokantada leziz yemekler yenilebilmektedir.



Bahar Restaurant ( Kapalı Çarşı, Çarşıkapı Nuruosmaniye Caddesi / İstanbul )



Bahar Restaurant aslen İstanbul Kapalı Çarşı içerisinde yer alan "Havuzlu Restaurant"ın bir şubesi olarak faaliyet göstermektedir. Kapalıçarşı'nın Nuruosmaniye Camii'ne çıkan kapısından çıkınca küçük bir hanın içerisinde yer alan restaurant bölge esnafına ve çevre halka hizmet etmek için küçük ve eski bir restaurant alanında hizmet vermektedir. Aşağıdaki resimde de görüldüğü üzere dışarıdan içerideki leziz yemeklerin varlığından haberdar olmak mümkün değildir:) Lokanta kendini tarihi yerleşim içerisinde adeta gizlemektedir.





Restaurantın İstanbul'daki en lüks ve pahalı ev yemekleri yapan lokantalardan yemek kalitesi bakımından alta kalır bir tarafı yoktur, aksine bir sınıf daha üstün desem yeridir. Restaurantta aşağıdaki resimde görüldüğü üzere Osmanlı kuzu, dana ve tavuk yemekleri yanında geleneksel pilav ve tatlılar mevcuttur. Her biri birbirinden güzel olan bu lezzetleri uygun fiyata kaliteli yemek yemek isteyen herkese tavsiye ederim.


Lokantada kişibaşı 20 TL'ye et yemeği, pilav, cacık ve tatlı yenebilmektedir.


Doğan Restaurant ( Kumkapı / İstanbul )

Kumkapı'nın merkezindeki balık restaurantları bir yana deniz kenarındaki Doğan Restaurant bir yana... Lokanta denize sıfır konumuyla kışları uygun fiyata yemek olanağı sunmaktadır. Balığınızı lokantanın girişindeki balıkçıdan alarak pişirtebilmektesiniz; meze ve salatayla afiyetle balıklarınızı mehtaba karşı yiyebilirsiniz. Ayrıca, çalgı çengi de hizmete dahildir:)

Lokantanın hizmeti, yemekleri ve mezeleri çok başarılı, balıkları pişiren usta da işini çok iyi biliyor. Lokantadan kışın barbun, deniz çıprası, mezeler, salata ve içecekler ile kişi başı ortalama 40-50 TL'ye kalkmak mümkün olmaktadır.


Hafız Mustafa Baklavacısı ( Sirkeci )

Tarihi Sirkeci tren istasyonunun hemen karşısında köşede yer alan bu tarihi baklavacı ve şekerlemeci İstanbul'un sayılı lokum, şekerleme ve baklava satın alınabilecek iyi noktalarındandır. Özellikle baklava çeşitleri bakımından zengin olan mekanda şekerleme, lokum, ezme, reçel, komposto ve sütlü tatlılar da bulunmaktadır. Ben şahsen baklava çeşitlerini tavsiye etmekteyim. Son derece lezzetli baklavaların fiyatları ise yüksek seyretmektedir. Devamlı yenmeyecek olsa da İstanbul'a gelince mutlaka tadılması gereken lezzetlerin barındığı bir tatlıcıdır.

Hafız Mustafa'da antep fıstıklı baklavalar 45-60 TL arası, cevizli baklavalar ise 30-40 TL arasında satılmaktadır. 


Mano Burger (Nişantaşı City's Mahalle)

Mano Burger zengin menüsü ile şimdilik İstanbullular'a lezzetli burgerler sunmaktadır. Mano Burger'in burgerleri tamamen kendi yapımı ve burgerin içinde özel bir baharatı mevcut. Mano Burger'de denediğim Mano Burger ve Ottoman Burger'i herkese tavsiye ederim. Özellikle Ottoman Burger'de yer alan beğendi ve hellim peyniri burgere ayrı bir lezzet katmış.

Fiyatlar ise biraz pahalı. Tek burger köfteli hamburgerler 13 TL, çift burger köfteli hamburgerlerin ise fiyatı 17,50 TL; fakat fiyat - kalite dengesini gözönüne aldığımızda kesinlikle en azından birkez tadılması gereken lezzetlerdir. Zzaten birkez tadıldıktan sonra bağımlılık yaratacağına eminim:)

Nişantaşı City's Mahalle, alışveriş merkezinin en üst katında sıcak bir ortam sunmaktadır. Görmeyenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Burgerci, et lokantası, baklavacı, çikolatacı, çiçekçi ve bunun gibi birçok nokta arkadaşlarla muhabbet ederek leziz yemekler yemek için ideal ortamlar...